28 Ağustos 2012 Salı

YAŞAMA SANATINDA ROL ALMAK

Doğduğumuz günü kutlamayı neden severiz pek çoğumuz? Yaşamı kutsarız belki kendimizce; ya da sevdiklerimizce anımsandığımız için olabilir. Çocukluğumuzdaki doğum günlerimiz gelir aklımıza. Belki de özel bir güne rast gelmiştir dünyaya gelişimiz. Benim için tümü geçerlidir bunların.

Doğduğumuz günün anıları anlatılır hepimize, başka birinin öyküsü gibi dinleriz. Bizim kuşağımızın yalnızca siyah beyaz fotoğrafları vardır, bebekliklerini görebildikleri. Ve o bir kaç fotoğraf belleğimize saklanır, kalır bir ömür boyu.

Benim için aldığım her nefes çok değerli olduğundan, ilk nefes aldığım günü farklılaştırmaya bayılırım. Yaşama sevincim pekişir tüm gün boyunca. Nerede olursam olayım yeni bir şey armağan ederim kendime. Genelde bir kitap ya da bir CD olur seçtiğim. Bu arada yıllardır sevgili arkadaşım Şükran'ın seçtiği bir kitap beni bekler, ilk sayfaya yazdığı içten dilekleriyle. Bazı yıllar tek başıma sevdiğim bir yere gider, fotoğraf çekerim.Sevgi dolu kalabalıklarda da kutladığım çok olmuştur.

Kutlanmak da yüreğimde çiçekler açtırır. İletiler güzel sözcüklerle doludur ve kanat takar benliğime. Hele benim gibi eğitimciyseniz, elinizden geldiğince emek verdiğiniz öğrencilerinizin geçen yıllara bakmadan daha dün yanınızdan ayrılmış gibi yazdıkları coşkulandırır her bir sözcüğü okuduğunuzda.

Ağustosun 26'sında doğmuş olmanın kıvancını okumayı öğrendikten sonra daha bir kavradım. Hep Atatürk'ümüzün Afyon Kocatepe'de düşünürken çekilmiş fotoğrafı gelir oldu gözümün önüne. Ne denli önemli bir tarihti Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızda. O günün koşulları ve mücadelelerine olan  inançları hep kıvançlandırdı beni.

Sevgili kuzenim zafer ağabeyimle de aynı gündü dünyaya gelişimiz. Beş yaş büyük ağabeyimle her yaş günümüzde birbirimizi arar, aynı gün kutlamanın tadını çıkarırdık şakalaşarak. Bu yıl yoksun kaldım onun sesinden sonsuz yolculuğuna çıkınca ansızın...  

Ah, bir de çocuksu neşesi vardı doğum günümün. En eski arkadaşımla bir gün arayla doğmuştuk. Sırayla kutlardık yeni yaşlarımızı. Ayrı yerlerdeysek yaz tatilinde olduğumuzdan ertelerdik yeni yaşımıza girmeyi bir güzel; ta ki bir araya gelene dek.

Anılara dalınca unutamadığım doğum günlerim gelir usuma. Tüm büyük aile yemekleri, Kuşadası'nda annemin birbirinden leziz yemekleriyle, babamın günler öncesinden hazırladığı armağanlarıyla, Gülruş'umun billur sesiyle, o güzelim aile fotoğraflarıyla; yıldan yıla çocuklarımın büyüdüklerini bizim olgunlaşmamızı yansıtan... 

Ve iki yıldır hem bir çocuk gibi hissediyorum yeni yaşımı, hem de torunumun varlığıyla kutluyorum doğum günümü.İlk anda çok zıt gelse de ikisi de benim aslında... Her geçen yaşımda hayat daha bir değerli, değerlerim daha önemli,yaşadığımız olaylar daha bir yürek acıtıcı, beyinlerimizdeki parmaklıklar daha bir karanlık gelse de yaşama sanatında rol almayı çok seviyorum elimden geldiğince...  




    


  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder