Öğretmenler Günü yarın. Atatürk'ümüzün Millet Mektepleri Başöğretmenliğinin TBMM'nde 1928 yılında onandığı gün. Her ne kadar 1981'de darbe hükümeti tarafından kutlanmaya başlasa da, anlamı büyük olduğu için mesleğe gönül ve emek verenler için benimsenmiştir yıllardan beri.
Yalnızca öğretmenler değil, öğrenciler de kutlarlar bu günü. Öğretmenler için en güzel kutlama öğrencilerinin gülen gözlerine eşlik eden sözcükleri değil midir zaten?
Bu yılki 24 Kasım hüzünlendiriyor beni. Gündemde eğitimle ilgili pek çok şey iç karartıcı:
Artık çarşaflı öğretmenlerin sınıflara girdiği okullar,
Andımızın yasaklandığı günaydınlar,
4+4+4 gibi ucube bir sistem,
Çoktan seçmeli sınavlarla gelecekleri belirlenen öğrencilere kapatılacak olan dersaneler,
Tüm olumsuzluklara ve fırsat eşitsizliğine karşın bitirilen üniversitelerden sonra gün be gün artan diplomalı işsizler ordusu,
Eğitime ayrılan bütçenin azalması, Diyanet kadrolarının artışı,
Ders kitaplarının konu seçiminde siyasal erkin baskısı,
Kitap okuma eylemi yapan üniversitelilerin cezalandırılması,
Gezi eylemini destekleyen değerli eğitimcilerin görevlerine son verilmesi,
Din derslerinin tüm inançlara ya da inanci olmayanlara tek tip dayatılması,
Öğretim yılı başında nitelikleri ansızın değiştirilen okulların şaşkınlığa düşen öğretmenleri, öğrencileri ve aileleri,
Mezun olmalarına karşın atanamayan binlerce öğretmen ve mesleklerini yapamadıkları için bunalıma giren pırıl pırıl meslektaşlarımız,
En başarılı üniversitelerin kesilen ağaçları, karşı çıkan herkese söylenen ve yapılanlar,
Öğrenci evleri için akıl almaz iftiralar ve muhbir sistemi,
Ve en son yıkım, en kısa zamanda karma eğitimden vazgeçilmesi kararı...
Daha yazılacak çok şey var. Ama ruhum yoruluyor yazarken. Ve ben sevgili öğrencilerimle geçirdiğim o güzel kutlamaları anımsayarak geçmişin umutlarını geleceğe taşımak istiyorum.
Ne güzel buketler bulurdum masamda 24 Kasımlarda. Sınıfça toplanan harçlıklarla sunulan armağanlar ve 'Öğretmenler Gününüz kutlu olsun diye gençliklerinin tüm coşkusuyla seslenmeler, sınıfa girer girmez.
Öğretmenliğe başladığım ilk yıllarda sınıf öğretmenliğini yaptığım öğrencilerim, ''Siz bize yalnızca öğretmenlik değil, annemiz gibi bizi düşünüyorsunuz'' demişlerdi, unutulur mu?
24 Kasım yemeklerinde de konuştuğumuz hep öğrencilerimiz oldu.
Yıllarla birlikte öğrencilerimizden pek çok meslektaşımız oldu. Onlarla çalışmak ayrı bir gururdu.
Onlardan aldığımız her ileti, görüştüğümüzde, seslerini her duyduğumuzda tanımlanamaz bir mutluluk kapladı yüreğimizi. ''siz bize çok emek verdiniz, öğretmenim, şimdi sıra bizde.'' demeleri.
Müzik, tiyatro,film ve sergi paylaşımlarımız... Koro ve oyun çalışmalarımız...
Biz öğrencilerimize hep çağdaş eğitim, laik eğitim, bilime ve öğrenmeye saygıyı öğretmeye çalıştık. ve bunları onlara değer vererek sevgiyle yaptık. Karşılığını da çok yüceltilmiş şekilde aldık.
Bugünün genç öğretmenlerine ve tüm eğitimcilerine inanıyorum ve biliyorum ki öğrenmekten vazgeçmedikleri sürece sorgulamayı da öğreteceklerdir.
Çağdaş ve baskısız eğitim ilkeleriyle kutlayacağımız nice öğretmenler günü dilekleriyle tüm öğretmenlerime en içten saygılarımı ve sevgilerimi iletiyorum.