17 Aralık 2014 Çarşamba

DAYANMAK MASUM ÇOCUKLAR İÇİN

Merhaba, sevgili blogum,

Bugün tam bir ay olmuş sana içimi dökmeyeli. Ne zaman böylesine uzun ara versem, şu artık tanıyamadığım, yabancılaştığım ülkede sürekli eksilen ve yerine konanlarla ilgili dertlenmişimdir. Kutular, şura, çArşı, kriz, cemaat, çocuk katliamı,ağaçlar ve insanlar  diye başlasam...

Şura, sözcüğü Arapça kökenli ve Kuran'da da geçiyor. aslında ilk kez 15 Temmuz 1921'de TBMM hükümetinin kuruluşundan sonra Mustafa Kemal'in başkanlığında   Maarif Kongresi olarak toplanıyor ve ilköğretimle orta öğretimin düzenlenmesi konusunda kararlar alınıyor. Daha sonraları da 1926'ya dek Heyet-i İlmiye adıyla bu toplantılar sürüyor. Atatürk'ün vefatından sonra 'eğitim Şurası' adıyla toplantılar yapılıyor.Ve bildiğimiz gibi Milli Eğitim burada alınan kararlara göre düzenleniyor. 

Bu yılki şura kadar geriye dönük ve laiklikten uzak, bilimden uzak yoğunlaştırılmiş sonuçlar hiç bir zaman çıkmadı ortaya. Eğitime, bilime ve çağdaş bilgiye gönül vermiş biri olarak etkilenmemek olanaksız. Tek umudum, yetiştirdiğimiz pırıl pırıl öğrencilerimizin ve mesleğimizi devralmış çocuklarımızın her tür karanlığa karşın çağdaşlıktan vazgeçmeyeceklerine ve çocuklarını yetiştiren genç annelerin babaların sessizce de olsa bilimin yolundan ayrılmayacakları yolundaki inancım. 

Kutuların birinci yıl dönümü bugün. Artık onların toplumsal belleğimizde farklı bir algısı var. Belki bugün tarihin derinliklerine yollanmış gibi görünüyor. bir yılda zaman aşımıyla her şey sonlandırılıyor da, bazı zamanlar gelecek günler geçmişini de sorar, unutmayalım.

Cemaat, Zaman ve erk ortaklığı da unutuldu ve yeni duvarlar yapılandırıldı. Onlar uğraşadursun; bizim çArşı'mız var. Adliye saray'larının çevresini bile renklendiren kalabalığımız var. 82 yaşındaki nineden 15 yaşındaki gence dek, herkesn birlikte umut türküleri söylediği, hukuk tarihine geçen, bir taraftar grubunun ömür boyu tutsaklıkla yargılandığı davalarımız var.

Bu nice uygarlığın yeşerdiği kadim topraklardaki beton çılgınlığına artık hiç bir uzman meslek odasının karışamadığı yeni yönergelerimiz de var. Ekonominin yalnızca beton bloklarla canlandığı, her gün yeni işçi ölümlerini kanıksattıkları bloklarlarla tarihe geçmek de var.

Basın özgürlüğüne kocaman bir kilit vurulmuş, imalarla, sezgilerle, satır aralarını okuyarak bilgilendiğimiz haberler, yazılar, gün ve gece rahat uyuyalım diye her televizyon kanalında izlediğimiz bol dizili, bol eğlenceli programlarımız da var.

Devlet tiyatrosu sanatçılarımız bulabildikleri salonlarda izin verilen oyunlarda ya da oyunlarının giysileriyle karşılama törenlerinde...

Bizim topraklar böyle de diğer benzer topraklar sakin mi derseniz; dün insanlıktan bir zerre almamış yaratıklar resmi verilere göre 141 çocuğu ve öğretmenlerini katlettiler  okulda, Pakistan'da.

Tüm bu acılara, kin güdücülüğe, sevgisizliğe, bağnazlığa karşı daha güçlü olmak gerek. İnadına dayanmak, inadına insanım diyebilmek her geçen gün çok daha değerli. Dünyaya gözlerini yeni açan masum çocuklara bırakacağız her şeyimizi...  

         

     





       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder