Her yıl takvimler Nisan'ın 23'ünü gösterdiğinde çok mutlu olurum, her ne koşulda olursam olayım. Hem içimdeki çocuk bayramını kutlar hem de özgür ruhum 'halk egemenliği' inancıyla coşku duyar. Bu yıl 100. yılı yazmak istedim balkonumda dalgalanan kalpaklı ve ay yıldızlı bayrağımın eşliğinde...
Çocukluk yaşlarımda var olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin yönetiminde kutladığımız tüm ulusal bayramlar sorgulamaksızın sadece birlik ve neşeyle geçerdi. Hele 23 Nisanlar hepimiz için; katılacağımız törende hazırlanan giysiler, ezberlenen şiirler, hazırlanan müzikli gösteriler, halk oyunları ve gururla yürünen resmi geçitlerdi. Tüm öğretmenlerimiz en özenli şekilde hazırlanır, öğrencilerine eşlik ederlerdi.
Okulumuzun adının yazılı olduğu panoyu taşımak da çok değerli bir görevdi. Saideciğimle bir kez birlikte taşımıştık büyük onur duyarak. Bayrak ve sancak taşımak çok önemli, bandonun majörünün asasıyla yaptığı figürleri izlemek de çok zevkliydi.
Hava durumu da çok etkiliydi biz çocuklar için. Yağmur ve soğuk olmasın diye dua ederdik tüm saflığımızla. Doğrusu hiç kimse üşümek, ıslanmak istemezdi. Çünkü tören sonrası gezmeler, oyunlar devam ederdi.
Çocukluk anılarından sonra yüzyıl önce bu topraklarda neler olduğunu anımsayalım. Ölümsüz liderimiz sadece Mustafa Kemal kimliğiyle ve sonsuz öngörüsü ile meclisi en zor günlerde kurmuş ve ''23 Nisan, Türkiye milli tarihinin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır. Bütün bir düşmanlık dünyasına karşı ayağa kalkan Türk halkının, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni meydana getirmek hususunda gösterdiği harikayı ifade eder.''demiştir.
Ve bizler için yaşamsal, ussal bir ilke olan ''Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir.'' tümcesini de söylemiştir.
Haydi gelin 23 Nisan 2020'ye dönelim. Bugün ne denli farklı bir ülkede, çağda ve dünyadayız. COVID 19 virüsü nedeniyle nice canların yittiği, hergün okuduklarımızla, dinlediklerimizden, izlediklerimizden yüreklerimizin yandığı zamanlardayız. Yine de üretmeye, ufacık mutluluklar yaratmaya, evde kaldığımız için şükretmeye, başta tüm sağlıkçılarımız olmak üzere dışarıda emek veren risk altındaki tüm çalışanlarımızın sağlığı için yakarmaya devam ediyoruz.
Öyle sağlam köklenmişiz ki 23 Nisan 1920'de adı kalan, 45 günlük tatile giren T.B.M.M.'ye karşın nasıl içten, nasıl canlı kutlama yapıyoruz. Başta bugünün 'küçük hanımları, beyleri' ve onların anneleri, babaları ve onları yetiştiren bizler ve bizleri yetiştiren Cumhuriyet'in ikinci ama en inançlı büyükleri biz nasıl mutluyuz her olumsuzluğa karşın. Gerçekten de ulusal egemenliğimizin 100. yılına evde kalarak en geniş ve gönülden katılımdayız.
Balkonlardaki, pencerelerdeki her yaştan şarkı söyleyenlerimiz, 31 ilde sokağa çıkma yasağı olduğu için bize cadde ve sokaktan müzik yayını yapan belediyeler ve bugün hiç unutamayacağım genç görevli: Beyaz karantina giysisi içinde müziğe uyup dansederken kaç kişiye umut oldun bir bilsen.
Bugün için sosyal medya kanallarından dinletilerini veren tüm sanatçılar, iyilik hareketine tüm katılanlar, 23 Nisan'ın 100. yılı için görüş belirten yazarlar, çizerler, bugüne özel 'Şükran Türküsü' besteleyen Fazıl Say, koromuz için özel klip ve video hazırlayan şefimiz, kısacası bugünün anlamını ve yüzüncü yıla erişmenin sevincini taşıyan herbirimiz iyi ki varız.
Bu insanlığın değerini bilenlerin mucizesidir. Bu ülkenin kurucu liderine ve onun yanında en zor şartlarda milletin temsilcisi olma onuruna erişenlerin anılarına saygı duyanların ve tıpkı yüzyıl önceki kuşağın değerini bildikleri gibi geleceğin kuşaklarına inananların bayram sevincidir.
Ve bu yazı bir şükran yazısı olduğu için kötülere ve kötülüklere söz verilmeyecektir.
Tarih tanıktır tüm olup bitene...
Çocukluk yaşlarımda var olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin yönetiminde kutladığımız tüm ulusal bayramlar sorgulamaksızın sadece birlik ve neşeyle geçerdi. Hele 23 Nisanlar hepimiz için; katılacağımız törende hazırlanan giysiler, ezberlenen şiirler, hazırlanan müzikli gösteriler, halk oyunları ve gururla yürünen resmi geçitlerdi. Tüm öğretmenlerimiz en özenli şekilde hazırlanır, öğrencilerine eşlik ederlerdi.
Okulumuzun adının yazılı olduğu panoyu taşımak da çok değerli bir görevdi. Saideciğimle bir kez birlikte taşımıştık büyük onur duyarak. Bayrak ve sancak taşımak çok önemli, bandonun majörünün asasıyla yaptığı figürleri izlemek de çok zevkliydi.
Hava durumu da çok etkiliydi biz çocuklar için. Yağmur ve soğuk olmasın diye dua ederdik tüm saflığımızla. Doğrusu hiç kimse üşümek, ıslanmak istemezdi. Çünkü tören sonrası gezmeler, oyunlar devam ederdi.
Çocukluk anılarından sonra yüzyıl önce bu topraklarda neler olduğunu anımsayalım. Ölümsüz liderimiz sadece Mustafa Kemal kimliğiyle ve sonsuz öngörüsü ile meclisi en zor günlerde kurmuş ve ''23 Nisan, Türkiye milli tarihinin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır. Bütün bir düşmanlık dünyasına karşı ayağa kalkan Türk halkının, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni meydana getirmek hususunda gösterdiği harikayı ifade eder.''demiştir.
Ve bizler için yaşamsal, ussal bir ilke olan ''Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir.'' tümcesini de söylemiştir.
Haydi gelin 23 Nisan 2020'ye dönelim. Bugün ne denli farklı bir ülkede, çağda ve dünyadayız. COVID 19 virüsü nedeniyle nice canların yittiği, hergün okuduklarımızla, dinlediklerimizden, izlediklerimizden yüreklerimizin yandığı zamanlardayız. Yine de üretmeye, ufacık mutluluklar yaratmaya, evde kaldığımız için şükretmeye, başta tüm sağlıkçılarımız olmak üzere dışarıda emek veren risk altındaki tüm çalışanlarımızın sağlığı için yakarmaya devam ediyoruz.
Öyle sağlam köklenmişiz ki 23 Nisan 1920'de adı kalan, 45 günlük tatile giren T.B.M.M.'ye karşın nasıl içten, nasıl canlı kutlama yapıyoruz. Başta bugünün 'küçük hanımları, beyleri' ve onların anneleri, babaları ve onları yetiştiren bizler ve bizleri yetiştiren Cumhuriyet'in ikinci ama en inançlı büyükleri biz nasıl mutluyuz her olumsuzluğa karşın. Gerçekten de ulusal egemenliğimizin 100. yılına evde kalarak en geniş ve gönülden katılımdayız.
Balkonlardaki, pencerelerdeki her yaştan şarkı söyleyenlerimiz, 31 ilde sokağa çıkma yasağı olduğu için bize cadde ve sokaktan müzik yayını yapan belediyeler ve bugün hiç unutamayacağım genç görevli: Beyaz karantina giysisi içinde müziğe uyup dansederken kaç kişiye umut oldun bir bilsen.
Bugün için sosyal medya kanallarından dinletilerini veren tüm sanatçılar, iyilik hareketine tüm katılanlar, 23 Nisan'ın 100. yılı için görüş belirten yazarlar, çizerler, bugüne özel 'Şükran Türküsü' besteleyen Fazıl Say, koromuz için özel klip ve video hazırlayan şefimiz, kısacası bugünün anlamını ve yüzüncü yıla erişmenin sevincini taşıyan herbirimiz iyi ki varız.
Bu insanlığın değerini bilenlerin mucizesidir. Bu ülkenin kurucu liderine ve onun yanında en zor şartlarda milletin temsilcisi olma onuruna erişenlerin anılarına saygı duyanların ve tıpkı yüzyıl önceki kuşağın değerini bildikleri gibi geleceğin kuşaklarına inananların bayram sevincidir.
Ve bu yazı bir şükran yazısı olduğu için kötülere ve kötülüklere söz verilmeyecektir.
Tarih tanıktır tüm olup bitene...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder