14 Mart 2013 Perşembe

SANATLA YAŞAMA KATILMAK YA DA KATLANMAK

Günlerim ya izlemekle ya da yazmakla geçer benim emekli olduğumdan beri. Zaman gelir çeviri yapmak isterim, zaman gelir yalnızca yürümek, okumak ve düşünmek, dostlarla birlikte olmak. Bazı anlar gelir durmaksızın yazmak isterim. İstanbul'daysam sürekli sanat etkinliklerine katılır, ruhumu doyururum. Yaratıcı beyinlerin yapıtlarını dinlemek, izlemek,okumak yaşamın değerini çoğaltır en derinden.

İki haftadır İstanbul'dayım. Çoğunluğu sevgili Şadan Ablam'la günde iki üç hatta dördü bulan sanat turlarındayız. Gittiğim her etkinliğin broşürünü arşivlediğim ve bir gün belge olarak torunlarımın ilgileneceğini umduğum için şöyle bir inceledim son iki haftayı ve inanamadım yoğunluğuna. 

Önce filmlerle başlayayım: Fransız Kültür Merkezindeki 'Dağ Filmleri Festivali' doğa ve dağ seven insanların başardıklarına odaklıydı. Dördünü izleyebildim, hepsini çok sevdim. 'Özgürlük Sandalyesi' unutulmazlarım arasına girdi. Geçirdiği kazadan sonra belinden aşağısı tutmayan kayak şampiyonu Josh Dueck'in sandalyeli kayağıyla yeniden karlara dönüşü ve şampiyonluğa uzanışını insanın istemiyle nelere ulaşabildiğini en etkili şekilde anlatan bir filmdi.

Pera Müzesi'nde 2-17 mart arası 'Yemek ve Sinema' film etkinlikleri var. 'Sarayın Tadları' ilk izlediğim filmdi. Elyse'e Sarayı'na başkanın özel aşçısı olarak seçilen Hortense Laborie'nin anılarını görsel bir şölene  dönüştürmüş yönetmen. 'Braslar Arasında' ise üç yıldızlı Michelin restoranı sahibi Fransız şef Michel Bras'ın işini oğluna devrediş süreci çok sürükleyici ve tüm anne baba ve çocukların kendilerinden bir şeyler  bulacağı bir belgeseldi.Cumartesi ve Pazar toplam üç film daha var görmek istediğim.

Filmler bunlarla bitmiyor. Kelebeğin Rüyası'nı da izledim. Çok emek verilmiş, etkileyici bir film. Her şeyden önce iki genç şairi geniş kitlelere tanıttığı için önemli. Ve görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki çok başarılı.

Beyoğlu Sinemasında oynayan 'NO' Pinoche Şili'sinde 1988'de gerçekleşen referandum sürecini anlatıyor genç bir reklamcının gözünden. Mutlaka görülmesi gereken ama ne yazık ki sinema zincirlerinde gösterim bulamayan bir film.

Woody Allen sinemasını seven biri olarak 'Uzun Boylu Esmer Adam' da gördüklerimin arasında. 2010 yapımı film bir çok başarılı oyuncudan oluşan kastıyla günümüz insanının karmaşık yaşamlarından yola çıkmış. Özellikle anne rolündeki Gemma Jones çok başarılıydı. 'Timothy Green'in Sıradışı Yaşamı' sevgi dolu, fantastik öğeler içeren çocuk üzerine kurulu ailelere değinen sıcacık bir film. Sinematografik değeri olmasa da  hep iyilikle dolu masalları anımsatan bir film. Bugünkü  proramda ' Eve Dönüş Sarıkamış 1915' var. O da doğanın zor koşullarında, savaş sahnesi olmadığı ve çok kayıp verdiğimiz bir savaşı anlattığı için görmek istediğim bir film.

Üç oyun izledim bu arada. Altın Ejderha Dot'un sahnelediği, bir Çin restoranından, farklı kimliklerle farklı dünyaları getiren bir oyun. Sert ve güncel oyunları değişik sahneleme teknikleriyle sunan tiyatronun bu oyunu kimlikleri yansıttığı için hoşuma gitti ve severek izledim. Aynı şeyi en iyi yönetmen ödülünü aldığı için görmek istediğim 'Ölüleri Gömün' için söylemek zor. Her şeyden önce alışveriş merkezlerindeki sahneler insanı hiç çekmiyor. Salona çok abartılı gelen dekor ve bol ses ve duman efekti zorladı izlerken.

Dün akşam Işık Lisesi'nde yeni kurulan 'Tedbil-i Mekan Prodüksiyon Tiyatrosu'nun ilk oyunlarının prömiyerindeydik. Şebnem Sönmez'in yönetmenliğinde, Zerrin Sümer ve Ayberk Attila'nın başrollerinde olduğu Eski Moda Komedya'yı izledik. Gidin, izleyin naif ama içinde nice zariflik gizleyen bu oyunu. 

Pera Müzesi'ndeki 'Çöl ve Deniz  Arasında' görülecek sergilerden. Ürdün Ulusal Güzel Sanatlar Galerisi'nden  bir seçki ve kültürün sanattaki yansımasını çok net görebilirsiniz renkler ve figürlerde. Ama amatör bir fotoğrafçı olarak, sakın kaçırmayın diyeceğim Nickolas Muray sergisi de 21 Nisana dek aynı müzede. Özellikle portre fotoğraflarını ve Frida Kahlo'yu sevenler için.   

Müziğe geçmeden önce tutkunun dansı ve müziği Tangoİstanbul gösterisinden söz etmekte yarar var. Biz 10 Mart Tango Poison gösterisine gittik. Sahnede Arjantin'den Sexteto Milongiero topluluğu iki saat süresince enerjilerini hiç yitirmeden güzelim müzikleriyle bize de hayat verdiler. Türk ve yabancı çiftler özellikle final danslarıyla tangonun tutkusunu yaşattılar.

Son bölümü müziksiz yaşamın değersiz olduğuna inandığım için dinletilere ayırdım. CRR ve Lütfü Kırdar gibi iki salonun varlığı ne unutulmaz dinletilere tanıklık etmemizi sağlıyor. Dame de Sion Lisesinin eski şapeli de 2006'dan beri müzik ve tiyatro salonu olarak  nice etkinliğe ücretsiz yer veriyor. Orada müzik dinlemek ayrı bir zevk. Tuba Özkan ve Ayşegül Kirmanoğlu'nun viyola- klarnet resitaline ve büyük sanatçı Ayla Erduran'ın Stephane Blet'in piyanosu eşliğinde verdiği dinletisine katıldım. Yine Medica Kliniğinin müzikseverler için kapılarını açtığı mimozaların gölgesindeki o zarif köşkte Orion Quartet'i dinlemek çok keyifliydi. 

Borusan Filarmoni'yle Daniel Müller-Schott gibi bir çellisti dinledim. Şadan Abla'mın davetiyle gittiğim Milli Reasüarans Oda Orkestrası'nın 'Kuzey Işıkları' temalı konserinde piyanist Valeria Vetruccio çok başarılıydı. Ve ikinci yarıda Tchaikovski eserleri yine ruhuma dokundu.

CRR'de, dört farklı türde konser izlemek de gönül zenginleştiren deneyimlerdi. Monica Molina buğulu sesiyle ülkesinin en güzel şarkılarını söyledi.Kerem Görsev 'Therapy Project' albümündeki parçaları Ernie Watts, Kaan Yıldız ve Ferit Odman'la CRR Istanbul Senfoni orkestrası eşliğinde yorumlarlarken sahnedeki o güzel ışıklarını hepimizin üzerine serptiler. 5  Mart'ta Derya Türkan ,Kayhan Kalhor Ve Sokratis Sinopoulos kemençeleriyle Ail Bahrami Fard santuruyla tüm virtüözitelerini yansıttılar doğaçlama parçalarıyla. Ve CRR' son olarak 'Elişi'; Şirin Pancaroğlu ve Meriç Dönük arpleriyle, iki perküsyon sanatçısı ve Maarteen Ornstein'in hem saksafonı hem de klarnetiyle yorumladığı Mircan Kaya'nın vokal olarak katıldığı etkinlikte türkülerimizi tüm renkleriyle yeniden harmanlayıp sundular biz izleyicilere. 

Yeni etkinlikleri yazmak dileğiyle sanat dolu günlere.             

      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder