12 Aralık 2013 Perşembe

MASALCI TEYZEMİZ

Sizin ailenizde 'masalcı teyzeniz' var mıydı? Babaannem çok güzel masallar anlatırdı.Ama bir de tüm ailenin masalcı teyzesi vardı ki gelip de masallarını anlatsın diye dört gözle beklerdik çocuk gönlümüzle.

Aslında çileli bir mübadil öyküsüydü onun yaşamı, ancak o acıların olgunlaştırdığı kişiliğiyle hiç belli etmezdi üzüntülerini. Güler yüzüyle öyle tatlı anlatırdı ki tüm masallarını yalnızca aile bireyleri değil, komşularımız da toplanırdı çevresine, dinlemek için.

Babam ve diğer yeğenleri 'büyük teyze' diye çağırırlardı, altı kız kardeşin en büyüğü olduğu için. İsterseniz, önce mübadele öncesine dönelim ve masalcı teyzemizi ya da asıl ismiyle Necmiye Teyzemizi anlatalım.    

Necmiye, İbrahim Bey'in ilk evliliğinden olan tek çocuğudur. Eşini kaybeden İbrahim Bey, babaannemin annesi Leyla Hanım'la evlenir. Leyla Hanım, henüz bir buçuk yaşındayken öksüz kalan küçük kızı daha ilk gördüğü anda çok sever ve  beş kız ve bir erkek çocuk sahibi olsa da Necmiyeyi ilk göz ağrısı bilir. 

Necmiye, babasının isteğiyle bir polisle evlenir. Ve bir kızı olur. Kısa bir süre sonra babasını sonsuzluğa uğurlarlar.  Ne yazık ki eşi de çok geçmeden bir kavgayı ayırmak isterken arada kalır ve hayatını kaybeder. Gencecik,fidan boylu,o narin elli Necmiye Hanım, küçücük çocuğuyla Leyla Annesinin evine döner. Üstelik eşinden geçen bir hastalığı da vardır. 

Bir Rum doktor hastalığını tedavi eder. Ancak hazırlanan ilacın buharı öylesine güçlüdür ki, içine çekerken burnu etkilenir ve sesinin tınısı değişir. Ve tek evladı da hastalanıp ölür.

Yaşam devam etmekte, koşullar günden güne zorlaşmaktadır. Babaannem, Leyla Hanım'ın  dünyaya getirdiği ilk kızı  evlenmiştir. Diğer dört kız ve henüz bebek olan tek erkek kardeş, çok çekingen, narin bir annenin eline kalmışlardır. Karaferye'de çok büyük, içinde bir çok meyve ağacı olan sebzelerini yetiştirdikleri bahçeli evin sakinleri yeni düzene alışmakta zorlanırlar. Babasız evin tüm sorumluluğunu, geçirdiği onca acıya karşın Necmiye Hanım alır. 

Artık gelinlik diken iyi bir terzidir. Kumaş alışverişi için Selanik'e gider. Kardeşlerine adamıştır kendini. Hele kaybettiği kızıyla hemen hemen aynı yaşta olan en küçük kız kardeşi Rukiye'ye düşkünlüğü bambaşkadır.  Selanik'e giderken bazen yalnızdır, bazı zamanlar da tedavisi süresince hep yanında olan Atiye'yi götürür. Alışveriş sonrası sahilde oturur, kahvelerini içerler. Son güzel günlerdir bunlar. 

Kısa bir süre sonra karışıklık başlar. Artık çeteler evleri basmaya başlamışlardır. Ellerinde kalan altın ve nakit parayı belindeki kuşağa bağlar ve nöbet tutar geceleri. Lozan Antlaşması imzalandıktan sonra mübadil Rumlar evlerine yerleşir. Bir süre sonra onlara da mübadele kararı iletilir.

Çok zor koşullarda gelirler ana vatana. Selanik' de beklerler, gemiye bindirilirler, Bursa ya da İzmir'e yerleşmeyi düşünürlerken, Tire'ye gelirler bir akrabalarının beğenisiyle.

Necmiye Hanım, Leyla Hanım'la el verir ve yeni düzenlerini kurar. Tüm kız kardeşler evlenir zamanla. Yeni kuşaklar dünyaya geldikçe büyük teyzeleri daha ilk günden yanlarındadır. Hele tek erkek kardeş de büyüyüp evlenince, görev yaptığı Milas'a giderler. Leyla Hanım'ın yaşamı orada sona erer ve toprağa da orada verilir.

Büyük Teyzemiz, biricik erkek kardeşi ve ailesiyle geçirir yıllarını. Üsküdar'a yerleşince Behçet Dayımız, o da Üsküdarlı olur. Kız kardeşlerine konuk olur özlem gidermek için. 

İşte benim anımsadığım Büyük Teyze, o konukluk günlerinin Necmiye Hanım'ıdır. İnce bedeni, uzun boyu, yuvarlak tel gözlüğü ve elinde kahve fincanıyla, Atiye Teyzemizin kuzineli odasında oturmuş bize birbirinden güzel, dinlemeye doyamadığımız masalları fın fın sesiyle anlatan en büyük masalcımız.

Belki bir gün, büyük ailemizin en küçük bireyleri de okur da, çok farklı olan bugünün ya da geleceğin dünyasından bizim çocukluğumuzun masallarına kısacık yolculuklar yaparlar... Ve masalcı teyzemiz yaşamaya devam eder anıların belleğinde...

 


      

                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder