12 Temmuz 2014 Cumartesi

KIŞ UYKUSU'NDAN YAZ UYKUSU'NA

Kış Uykusu'nu izleyip kendimce yaz uykusuna geçmenin rahatlığı/rahatsızlığıyla geçen dört hafta. Yazmamanın ya da yazmaya bir türlü fırsat bulamamanın rahatsızlığıyla geçen dört hafta... 

Torun sevgisi ve onun her yaptığını, her sözcüğünü izlemenin doyumuyla geçen bir hafta. Ve sonra onu özlemekle geçen üç hafta... 

Denize girerken, rüzgarı dinlerken, gökyüzünde tek uçan martıyı izlerken, kumda yiyecek arayan serçeleri, ufuktaki yelkenliyi seyrederken, sabahın ilk ışıklarının ya da gün batımının fotoğraflarını çekerken, yazlıktaki komşulara kavuşmanın ve kahve sohbetlerinin sevinciyle, yüzmeyle, sporla rahatlamanın, denizin maviliğinde rahatlamanın, denizden gökyüzünü izlemenin coşkusuyla geçen dört hafta... 

Konukları karşılamanın, mutfakta yeni tatlar yaratma, yeni kitaplar okuma, Çeşme ve Alaçatı'nın ara sokaklarını keşfedip yeni renkler bulmanın, semt pazarlarından Ovacık sebzeleri ve meyvelerini bulmanın lezzetiyle ve iyi ki yaşıyorum diyebilmenin dingin nefesleriyle geçen dört hafta...

Evde istediğim müziği seçip dinlemenin, İKSEV'in Çeşme'deki tek konserini izlemenin yanında  İstanbul'un Boğaz'nı, tarihsel dokusunu, sanatsal etkinliklerini LMV'deki ve diğer dostları, özlemekle geçen dört hafta...

 Ve insan olmanın paradokslarını duyumsadığım dört haftada her gün incelemeye çalıştığım gazete başlıklarının rahatsızlığında bu güzel ülke nasıl bu denli uyutuluyor, nasıl bir güç uygulamasıyla bu denli her anti demokratik uygulamaya rıza gösteriliyor, ilkesizlik, etik dışı davranışlar nasıl bu denli yaygınlaşıyor, para bilginin önüne nasıl bu denli geçiyor, kavramlar ve söylemler  nasıl bu denli kabalaşıyor, konsolosluk rehineleri, IŞID zulmü ve tedirginliği Soma için toplanan yardımlar, yolsuzluklar nasıl bu denli hızla unutturuluyor, sanata, bilime ve eğitime nasıl her geçen gün bu denli keskin darbeler indiriliyor, Gezi'nin gencecik kurbanları, Madımak katliamının yıldönümleri nasıl bu denli sıradanlaştırılıyor, RES'ler, HES'ler ve gökkazıyan yapılar nasıl bu denli çoğaltılıyor,  zeytinlikler, güzelim Gökova, Kazdağları ve nice doğal alanlar eksiltilsin savıyla nasıl bu denli hızlı kararnameler çıkartılıyor diye düşünmenin ürküntüsü, korkusu, üzüntüsüyle geçen dört hafta...

Ve bu yazıdaki duygular paylaşılır umuduyla  yine yeniden inadına bu ülkenin değerini bilip yaşamaya devam demenin kararıyla geçen bir an, bir saat...  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder