10 Kasım 2014 Pazartesi

10 KASIM 2014 TÜRKİYE'NİN HAL VE GİDİŞ NOTLARINDAN

Bu başlığı atmak doğaçlama oldu ama yazmaya gelince... Aslında hiç düşünmeme gerek yok. Yalnızca okuduğum haberlerden örnekler vereceğim; son günlerin ya da diyelim bir iki haftanın gidişinden.

İlk haber Genelkurmay Başkanlığından geliyor: 10 Kasım'da bu yıl ilk kez ''Asaletini, zarafetini, bilgeliğini... Seni Özledik'' ifadesine yer verildi. Halbuki şimdiye dek ya ''Özlemle anıyoruz'' ya da ''Emanetini daima taşıyacağız'' tümceleri yer alıyordu. Dikkatimi çeken yazım kurallarımızda okuyucunun hayaline bırakılan veya anlamı güçlendirmek için kullanılan üç noktanın (...) -bilgeliğinden sonra cümleciğine eklenmesiydi. Diğer afişlerinde de ilk kez bu yıl '' Mustafa Kemal, Sizsiniz, Hepinizsiniz'' ve ''Bizimle Bizde Yaşıyorsun''diye yazıldı...  

Atamızı anarken bir haber daha okuduk. Atatürk Orman Çiftliği bundan böyle kentsel dönüşüm içine alınmış. Daha rahat davranıp 1000 odalının yanına diğer çok odalıları da eklerler.

Son haftalarda içimizi yakan Ermenek'te karanın içine dolan suyun içinde kalan maden işçileri, gündeliğe giden tarım işçilerinin acı sonları, canlarına verilmeyen değerdi. İşçi ölümleri bu denli hızla artınca artık TMMOB'nin vize ve onay yetkilerinin Gezi olaylarından hemen sonra ellerinden alınması geliyor. Bir yılı aşkın bir süredir bu yetkiler Çevre ve Şehircilik Bakanlığında.

Soma Yırcalı'da termik santral bahanesiyle 6000 zeytin ağacı bir çırpıda çırpı oldu. Köy halkının tüm direnişi hiç dikkate alınmadı aynen Validebağ Korusu direnişinde olduğu gibi. Ama işte halkın dayanışmasıyla tazecik fidanlar dikildi bile kesilenlerin yerine.

III. Boğaz Köprüsü ve yeni hava alanı için kesilen milyonlarca ağacın yerini ne alacak peki?  

Her zaman dini referanslarla örnekleme yapan hükümet, 
nasıl oluyor da Kuran'da yer alan ağaç kesimine karşı ayetleri hiç önemsemiyor? Almanya, İngiltere gibi görece soğuk ülkeler durmaksızın güneş enerjisi panelleri kurarken bizde niye ruhsat almak için sırada bekleyen işletmelere izin vermiyor?  HESler, RESler, barajlar ve hatta yalnızca termik santral  değil nükleer santral kurarak doğayı korkunç şekilde mahvedeceğini düşünmek istemiyor. 12 yıldır soruyoruz, sorguluyoruz ve soracağız.

Suruç-Kobani hattı alevler içinde 50 gündür. Gençler en çok kurban oluyor Gezi'deki gibi. 

Ve Gezi kurbanı gençlerin katilleri için açılan davalarda ya  savcı uyuyor ya da yargıç, bin üç yüz  kilometrelik yoldan gelen ailelerin yüzlerine karşı...

YÖK başkanı Çetinsaya görevden alınıyor ''YÖK buharlaştırılmalıdır'' dediği için. Öte yandan 4+4+4 modelinin sonucu first lady modeli küçük çocuklar üç kişilik sıralarda oturuyor. TEOG din sorularının farklı inançtaki öğrenciler tarafından yanıtlanmaması gerektiği beş ay sonra anımsanıyor, sonuçlar değişiyor.

Alevi vatandaşlar bu yıl Aşure gününde nedense çok fazla anımsanıyor. Bir kase aşureyle tüm yapılanlar unutturulurmuş gibi. Hatta cumhurbaşkanlığı forsu süsleme olarak kullanılıyor kazanlarda...

Başkentin kaç yıllık Akün ve Şinasi sahneleri de satılıyor bir anda, toplumsal kültür belleğimiz biraz daha boşalsın, otel yatak sayıları artsın diyerek...

Bonzai kullanımı bir yılda % 25 artıyor ama çözüm üretilemiyor. 

Çevre katliamı ve iklim dengesi öylesine büyük boyutlara ulaşıyor ki İstanbul'da Hem Bebek hem de Kuzguncuk'ta yaban domuzu görülüyor. 

Yapılan anketler sonucunda Türkiye'de birey başına günlük TV seyretme süresi 6 saat, kitap okuma ise bir yılda bir sayfa diye açıklama yapılıyor.

Hemen tüm ürünlerin ve hizmetlerin fiyatları ve vergileri artıyor ortalama %10 oranında, maaşlar ise %3. küçük ve ora ölçekli işletmeler büyük hızla kepenk indiriyor, kısacası hızla bir dibe vuruş eylemindeyiz sanki.

Ve her geçen yıl artan büyük bir çoğunlukla Atamızı anıyoruz derken çok ama çok ARIYORUZ.


  




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder