Bugün Mübadelenin 92. yılı ve birlikteliğimizin ve geleneksel buluşmalarımızın 15. yıl dönümünü kutladığımız 1 Şubat yemeğimizi yazmak için bilgisayarımın başına oturduğumda İz TV açıktı ve ekranda Nazım Alpman'ın hazırlayıp sunduğu 'Yakın Tarih' programında 26 Temmuz'da sonsuzluğa uğurladığımız vakfımızın kurucularından Atila Karaelmas görüntüde anlatıyordu Türkiye'nin 68 baharını.Yaşam böyle acı tatlı sürprizlerle doludur. İki gün önce yemekte herkes onun yokluğunu duyumsarken yazının içine sesi ve görüntüsüyle katılıverdi. Lozan Mübadilleri Vakfı'nın birlikteliği,ortak anıların paylaşılması, ortak öykülerin dostluğu değil midir? Yorucu ve günden güne katlanması zorlaşan ülke gerileşmesini bir kaç saat ya da gezilerimizde bir kaç gün için unutup yalnızca dostluğun nefesiyle tazelendiğimiz buluşmalardır her biri.
Bu yılki yemeğimiz kolayca unutulmayacak lodos fırtınasına denk geldi. Vapurların çalışmadığı, tüm katılımcıların trafikte azimle çabalayıp ulaştığı Pazar akşamı, Modaspor Lokali'ne adım atınca rahatlanan bir buluşma oldu.
Açılış konuşmasını başkanımız Ümit İşler ve genel sekreterimiz Sefer Güvenç yaptılar. Sefer Bey'den söz edince onun anılarını yazmadan olmaz.
Büyük Marmara depreminden sonra 1999'da ilk yardımımıza koşanlar suyun öte yanındaki komşularımız olur. O günlerin sağlık bakanı 'yunan kanı istemeyiz' diye bir mesaj verince Sefer Bey'in kanı donar, çok etkilenir ve Yunanistan'a ilk ziyaretini yapar. Konuk olduğu yerlerde ilk kuşak Türkçe konuşmaktadır ve yerleşim bölgelerinin adları önlerine 'yeni' sözcüğü eklenmiş Anadolu topraklarından gelmektedir. Dönüşte mübadil çocukları olan arkadaşlarını arar ve Müfide Pekin, Füsun Çeliker, Atila Karaelmas ve Çağatay Yaylalı ile birlikte vakfın çatısını oluşturan 'Büyük Mübadele Çocukları Girişimi' bildirisine imzalarını atarlar. 25 Mayıs 2001'de tüm uğraşlardan sonra Vakıf kuruluşu resmileşir. O gün bugündür Sefer Bey ve Vakıf ayrılmaz ikilidir. Emeği geçenlerin hiç biri unutulmaz. Bugün kocaman bir aileysek hep onların gönüllü çalışmalarıdır nedeni.
Haydi yine yemeğe dönelim. Sahnede birinci kuşaktan Vedia Elgün ve Refia Çeliker hanımlar ve bilge çınarımız Lütfü Karadağ'ımız var. En genç mübadil torunlarından çiçeklerini alıyorlar. Hepimiz duyguluyuz. Vedia Hanım konuşma hazırlamış. Tüm coşkusuyla okuyor ve ben de sizinle paylaşmak üzere konuşmasını not ediyorum.
''Sevgili Dostlar, Vakıf Arkadaşlarım,
Yeni bir Mübadil buluşmasında tekrar beraberiz. Ne mutlu hepimize. Böyle güzel ve etkin bir vakfımız var. Geçtiğimiz yılı da başarı ve etkinlik dolu geçirdik.
Türkiye Avrupa Birliğine giremedi ama vakfımız orada çok iyi tanınıyor.
2014'de çok acı kayıplar da yaşadık. Vakfımızın kurucularından,kusursuz değerler sahibi Atila Karaelmas'ın kaybı hepimizi derin bir acıya boğdu. Kendisini sevgiyle ve hüzünle anıyoruz.
Yeni yılın da ülkemiz ve vakfımız için başarı ve güzelliklerle dolu geçmesini diler, hepinizi sevgiyle selamlarım,benim canım dostlarım.
Bu anlamlı konuşmadan sonra koromuz programda olmasa da dernek başkanımız Esat Ergelen'in isteğiyle 'Hey Onbeşli' türküsünü söyledi 15. buluşma ve gönülleri genç bilgelerimizin hatırına.
Sıra 'Tatavla Keyfi' müziğiyle ruhumuzu, yemeklerle midelerimizi şenlendirmeye gelmişti. Bizim masa Şule ve (aylar sonra kavuştuğumuz) Lale kardeşler, Erşen bey, kuzenleri ve yaşça benden küçük ama mübadil kuşağı olarak (Osman Amcacığım Karaferye'de doğduğu için) benden büyük kuzenim Gonca'dan oluşuyordu. Hemen yanımda Ayla ablacığım, Aydın Ağabey ve çocukları, önümüzde Lütfü amcamız ve Gülgün ablanın dışında büyük ailesi,onların önünde Ergelenler, arkamızda İşler ailesi hep birlikteydik. Koro masasından biraz uzak kalsak da karşılıklı ziyaretlerle bu uzaklığı yakınlaştırdık. Gezi arkadaşlarımız Yurdanur hocam ve Saime hanımlarla da sohbet etmek iyi geldi. Yanımızda olmayan Özlem'in ve Şadan ablanın da kulaklarını çınlattık.
Gözüm Çimen ablayı, Müfide ve Semra hanımı da aradı. Çünkü onlarsız vakıf buluşmaları hep eksik gelir bana. Hemşehrim Erol ağabey de yoktu. Biliyorum ki hepsinin de katılamadıkları için bir nedenleri vardı. Buradan sevgilerimi iletiyorum. Çetin hocamıza gelince; bu yıl onun güzel sohbetinden ve fotoğraflarından yoksun kaldık. Beşiktaş'a kadar gelmiş deniz ulaşımının iptalinden ve köprü trafiğinin yoğunluğundan geri dönmek zorunda kalmış.
Müzikle halaylar çektik, Lütfü amcam yoğun istek üzerine koronun öz grubuyla şarkılar söyledi. Fotoğraflar çektik. Sıra Ayşe'nin çabasıyla satılan piyango biletlerinin çekilişine geldi ve Sefer bey tarihin en hızlı çekilişini yaparak armağan kazanan numaraları açıkladı.
Ertesi sabah iş günü olduğu için bir yemeğimizin daha sonuna gelmiştik. Vedalaşmalar ve yeniden buluşma dilekleriyle yola koyulduk. Dönüş yolunu sormayın, vakfımızın çalışkan ve güler yüzlü sekreteri Ayşe ve eşi Altan komşucuğum Sula'yı, beni ve Oğuz hocayı arabalarına aldılar. İki saatte geçebildik karşıya. Bir kez daha teşekkür ediyorum.
Ne diyelim, gelecek buluşmalarımız eksiksiz ve daha sakin bir hava durumunda gerçekleşsin. Ve çekilen acılar bir daha yaşanmasın, dostluğumuz hep sürsün.
Bu yılki yemeğimiz kolayca unutulmayacak lodos fırtınasına denk geldi. Vapurların çalışmadığı, tüm katılımcıların trafikte azimle çabalayıp ulaştığı Pazar akşamı, Modaspor Lokali'ne adım atınca rahatlanan bir buluşma oldu.
Açılış konuşmasını başkanımız Ümit İşler ve genel sekreterimiz Sefer Güvenç yaptılar. Sefer Bey'den söz edince onun anılarını yazmadan olmaz.
Büyük Marmara depreminden sonra 1999'da ilk yardımımıza koşanlar suyun öte yanındaki komşularımız olur. O günlerin sağlık bakanı 'yunan kanı istemeyiz' diye bir mesaj verince Sefer Bey'in kanı donar, çok etkilenir ve Yunanistan'a ilk ziyaretini yapar. Konuk olduğu yerlerde ilk kuşak Türkçe konuşmaktadır ve yerleşim bölgelerinin adları önlerine 'yeni' sözcüğü eklenmiş Anadolu topraklarından gelmektedir. Dönüşte mübadil çocukları olan arkadaşlarını arar ve Müfide Pekin, Füsun Çeliker, Atila Karaelmas ve Çağatay Yaylalı ile birlikte vakfın çatısını oluşturan 'Büyük Mübadele Çocukları Girişimi' bildirisine imzalarını atarlar. 25 Mayıs 2001'de tüm uğraşlardan sonra Vakıf kuruluşu resmileşir. O gün bugündür Sefer Bey ve Vakıf ayrılmaz ikilidir. Emeği geçenlerin hiç biri unutulmaz. Bugün kocaman bir aileysek hep onların gönüllü çalışmalarıdır nedeni.
Haydi yine yemeğe dönelim. Sahnede birinci kuşaktan Vedia Elgün ve Refia Çeliker hanımlar ve bilge çınarımız Lütfü Karadağ'ımız var. En genç mübadil torunlarından çiçeklerini alıyorlar. Hepimiz duyguluyuz. Vedia Hanım konuşma hazırlamış. Tüm coşkusuyla okuyor ve ben de sizinle paylaşmak üzere konuşmasını not ediyorum.
''Sevgili Dostlar, Vakıf Arkadaşlarım,
Yeni bir Mübadil buluşmasında tekrar beraberiz. Ne mutlu hepimize. Böyle güzel ve etkin bir vakfımız var. Geçtiğimiz yılı da başarı ve etkinlik dolu geçirdik.
Türkiye Avrupa Birliğine giremedi ama vakfımız orada çok iyi tanınıyor.
2014'de çok acı kayıplar da yaşadık. Vakfımızın kurucularından,kusursuz değerler sahibi Atila Karaelmas'ın kaybı hepimizi derin bir acıya boğdu. Kendisini sevgiyle ve hüzünle anıyoruz.
Yeni yılın da ülkemiz ve vakfımız için başarı ve güzelliklerle dolu geçmesini diler, hepinizi sevgiyle selamlarım,benim canım dostlarım.
Bu anlamlı konuşmadan sonra koromuz programda olmasa da dernek başkanımız Esat Ergelen'in isteğiyle 'Hey Onbeşli' türküsünü söyledi 15. buluşma ve gönülleri genç bilgelerimizin hatırına.
Sıra 'Tatavla Keyfi' müziğiyle ruhumuzu, yemeklerle midelerimizi şenlendirmeye gelmişti. Bizim masa Şule ve (aylar sonra kavuştuğumuz) Lale kardeşler, Erşen bey, kuzenleri ve yaşça benden küçük ama mübadil kuşağı olarak (Osman Amcacığım Karaferye'de doğduğu için) benden büyük kuzenim Gonca'dan oluşuyordu. Hemen yanımda Ayla ablacığım, Aydın Ağabey ve çocukları, önümüzde Lütfü amcamız ve Gülgün ablanın dışında büyük ailesi,onların önünde Ergelenler, arkamızda İşler ailesi hep birlikteydik. Koro masasından biraz uzak kalsak da karşılıklı ziyaretlerle bu uzaklığı yakınlaştırdık. Gezi arkadaşlarımız Yurdanur hocam ve Saime hanımlarla da sohbet etmek iyi geldi. Yanımızda olmayan Özlem'in ve Şadan ablanın da kulaklarını çınlattık.
Gözüm Çimen ablayı, Müfide ve Semra hanımı da aradı. Çünkü onlarsız vakıf buluşmaları hep eksik gelir bana. Hemşehrim Erol ağabey de yoktu. Biliyorum ki hepsinin de katılamadıkları için bir nedenleri vardı. Buradan sevgilerimi iletiyorum. Çetin hocamıza gelince; bu yıl onun güzel sohbetinden ve fotoğraflarından yoksun kaldık. Beşiktaş'a kadar gelmiş deniz ulaşımının iptalinden ve köprü trafiğinin yoğunluğundan geri dönmek zorunda kalmış.
Müzikle halaylar çektik, Lütfü amcam yoğun istek üzerine koronun öz grubuyla şarkılar söyledi. Fotoğraflar çektik. Sıra Ayşe'nin çabasıyla satılan piyango biletlerinin çekilişine geldi ve Sefer bey tarihin en hızlı çekilişini yaparak armağan kazanan numaraları açıkladı.
Ertesi sabah iş günü olduğu için bir yemeğimizin daha sonuna gelmiştik. Vedalaşmalar ve yeniden buluşma dilekleriyle yola koyulduk. Dönüş yolunu sormayın, vakfımızın çalışkan ve güler yüzlü sekreteri Ayşe ve eşi Altan komşucuğum Sula'yı, beni ve Oğuz hocayı arabalarına aldılar. İki saatte geçebildik karşıya. Bir kez daha teşekkür ediyorum.
Ne diyelim, gelecek buluşmalarımız eksiksiz ve daha sakin bir hava durumunda gerçekleşsin. Ve çekilen acılar bir daha yaşanmasın, dostluğumuz hep sürsün.
Bizler Teşekkür Ederiz Belgin Hocam
YanıtlaSil