31 Temmuz 2012 Salı

İSTANBUL'DA TEMMUZUN SON AKŞAMI

Temmuzun son günü de bitiyor. Aylar ne çabuk geçiyor, yaşadığımız çağa koşut. Son iki haftadır İstanbul'dayım. İstanbul'da uyanmak tüm ülkeye uyanmak gibi. Her şey daha bir yakın geliyor insana, iyisiyle, kötüsüyle. 


İlk bir hafta müzik, sergiler, dostlarla buluşmalarla dopdolu geçti. Caz yorumcularını dinledim IKSV Caz Festivali'ni izleyerek. Grup Yorum'un türküleriyle çok farklı bir kalabalığın içindeydim. Cem Yılmaz'la işlek bir zekanın canlılığında. Bir de Barbara filmini izledim, unutulmazlar listeme ekleyerek. 


Türkiye'de sanatsal etkinlikleri izlemek nasıl umut çiçekleri gibiyse, haberler de o denli karartıyor yürekleri. Yalnızca okuyorum ve görsel haberleri pek çok tanıdığım gibi izlemiyorum uzun bir süredir; çünkü o kaba seslenişlere, olumsuz ve çağ dışı söylemlere katlanamıyorum artık.


Az önce şöyle bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti Türkiye'nin siyasal dönemleri. Biz 78 kuşağı olarak tek farklı siyaseti 73 yılında CHP'nin tek başına iktidar olduğu o kısa dönemde yaşadık. Gerçekten umut olmuştu Ecevit, 71 darbesinin karanlığından sonra. İsmail Cem'in TRT'yi yönettiği bir yıla yakın bir zamanda kaliteli yayın nasıl oluru yaşamıştık. Sonra Kıbrıs Barış Harekatı'yla  nasıl da yalnız bırakılmıştık bir anda. Ambargolar devri başlamıştı . 
Evet, çok zor günler geçirmiştik, ancak birlik beraberliğin ve haklılığın gücü vardı hepimizde. 


Sonra sıra koalisyonlara gelmiş, MC hükümetleri, ayrılıkçı politikalarıyla umut çiçeklerini kan çiçeklerine döndürmüştü.
80 darbesi, zorlama seçimler, liberaller ve yağdanlıklar, derken 90lar. Teknolojik çağ atlamalar yaşanırken, beyinlerin çağ dışı kalmaya başlaması ve bilimselliği halktan giderek koparan çeşitli yavru partilerin durmaksızın yeni yavrularıyla ortaya çıkışı... Derken, son yavrunun birden iri kıyım, ham bir gence dönüşümü ve bizim kuşağımızın orta yaşlara gelişi...


Düşünüyorum da, her şeye ve tüm dayatmalara, baskılara karşın temelimiz sağlam ve tarih okumayı bildiğimiz için ayakta kalmak zorundayız tüm gücümüzle.


İzmir'e dönüşe az kalmışken, karşımda Kadıköy'ün ve Kız Kulesi'nin ışıkları ' Dayan İstanbul, Dayan Türkiye' diyorum tüm benliğimle.Tüm aydınlık beyinlere bir kez daha 'merhaba' diyerekten...    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder