31 Ekim 2012 Çarşamba

BAYRAMLARI BAYRAM YAPANLAR İCİN

 Bayram kavramı degisti belleklerde son Cumhuriyet Bayramı kutlamasından beri. Çocukluğumuzun ve çoğunluğumuzun alisilagelmis imgeleri ters yüz edildi, karmasiklasti ve tarihin sayfalarına gecti olanca ikilemiyle. Bayrak taşımak, neseyle, gönül  rahatlığıyla kutlamaya katılmak olağandi, birden olagandisi oldu.  Nasıl bu duruma geldik? Bu soruyu sormaya bireysel olarak hakkımız var ama Cumhuriyetin tüm vatandaşları olarak var mı? Bilemiyorum, o bölümü herkes kendi vicdanında sorgulamalı.         Her ne denli gunü yasamaya ve umutsuz olmamaya uğraşsak da çocukluğumun bayramlarını bugün her zamankinden daha çok özlüyorum.                                                                                         Annemin ütüledigi önlüğümle, beyaz kurdeleli sacımla, ezberimdeki siirle ilkokul günlerimi, Atatürk anıtının önünden gururla yürüyüşlerimizi özlüyorum. Bugünden o günlere bakınca hiç de diktatoryal bir hava anımsamıyorum. Yalnızca Cumhuriyet cocuğu olmanın gururunu bugünün yetişkini olarak asla soluyamadigima üzülüyorum.                                                                                        Öğretmenliğe başladığım ilk yıl  İzmir Anadolu Ticaret Lisesi'nde ilk 29 Ekim kutlaması geliyor aklıma. Okulun en yeni öğretmenine veriliyor törende konuşma gorevi. Eh, madem ticaret lisesi, o halde Atamızın iktisat konusundaki görüşlerini yansıtmalıyız diyorum. İlk iktisat kongresi İzmir'de toplandığına göre ben de o konuda araştırıyorum, bilgilerimi kendimce coşkuyla sunuyorum. Üniversitede ders verirken hazırlık sınıflarına İngilizce olarak ulusal bayramlarımızı nasıl anlatacaklarını öğretmeye uğraşıyorum.                                                                                      Bugün,yazılarımı hep geleceğe    bir ufak belge diye yazarken neler yazacağımı hep sorgularken buluyorum kendimi. Tarihe ama nesnel bakabilen tarihçilere ne çok gereksinimimiz var değil mı? Son on yılda önce hafif son dört yılda hızlanan dönüşümü belki tarihçiler çok daha iyi irdeleyebilirler. Birinci Meclis'e yaklaşan  her yaştaki vatandaşı geri puskurtme kavgasını, kararlılıkla yürüyüşlerini sürdürenlerin belleklere kazanan biber gazli , ıslak ama yine de dik duruşlarını, gunün egemenlerinin çok farklı değerlendirmelerini ya da değerlendirememelerini, yazılanları veya satır aralarında kalanları, her televizyon açısta siyasetçilerin çok ama çok yüksek sesle ve hınç dolu konuşmalarını ve her seyden önemlisi çok sesliliğin tek sese doğru yönelişinin en keskin açığa vurumuyla umutların soluk rengini..                                                Çok okuduk, çok izledik ve çok konuştuk 2012nin 29 Ekim kutlamaları icin. Ancak her zamanki gibi coşkumuz, gücümüz bir iki gün sürdü. Az olduğumuzun ayırdına vardık yeni başlayan günde. Onun icin ben bugün Erdal İnönü'yü sonsuzluğa ugurladigimiz bugün diyorum ki ' deger vermemiz gerekenlerin degerini bilemedik ve ogretemedik' . O günleri görebilmek, cagdas egitimin genc yüzlerde yansıdığını görebilmek umuduyla bu ülkeye hizmet edip sonsuzluğa yürüyen tüm sevdiklerimiz ışıklar icinde yatsın dilekleriyle...                              

                              

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder