Dönüşümün hızının etkisindeyim son haftalarda. Hani akıp giden suda sürüklenen kuru yapraklar gibi.Sürekli yazmak, içimi sözcüklere dökmek istiyorum, sonra, sonrası durgun suda kalmak, sürüklenmenin bile tükenişi...
Yabancılaşma yaşadığım ülkeye; en kısa tanımı bu tüm duygularımın. Kesinlikle haber programlarını izlemiyorum ama okumaktan alıkoyamıyorum kendimi. Ve okudukça, çağa tanık oldukça dönüştürülen bu güzel ülkeye kıyamıyorum.
Biliyorum, çok zor dönemler geçirdik, çok üzüldük, yine de ulus olarak, devlet olarak bir duruşumuz vardı. Şu son yıllarda ne çok şey yitirdik. İnsanlarımızı, değerlerimizi ve ilkelerimizi nasıl kopardık köklerimizden.
İlk aklıma gelenleri yazarsam: Sağlık politikası adına devşirilen yasalar doktorlarımızı köleleştirirken,sosyal devletin ilk görevlerinden olan sağlık hizmetlerini yüzde elli yedi gibi bir oranda yükseltti.
Eğitim yönüne gelince, çağdaş bilimin adının bile geçmediği yeni tasarılarda akıllı tahtalar ve tablet bilgisayar dağıtımıyla göz boyamanın alası yapıldı. Bazı illerde veli toplantıları camilerde yapılmaya, Cuma namazı saatlerinde izinler verilmeye başlandı.
Beşinci güç medya yazılısıyla, görseliyle tam anlamıyla beyin yıkama merkezlerine dönüştü ve güvenilmez oldu. Karşıt söylemde olan tüm programlar birer birer yayından kalktı. Başat haber barış süreci ve aktörleri artık nasıl olsa...
Hukuk alanına gelince, baro üyeleri için davalar, farklı görüşteki avukatlar için tutuklamalar olağanlaşmaya başladı.
Ordu en üstünden astına binlerce subayının tutukluluğu, istifası ya da intihar haberleriyle gündemde artık.
Sanatın her dalını düşündüğümüzde her olumsuzluğa karşın üretmeye çalışanlara saygımız sonsuz. Susmaları için verilen gözdağı iç bulandırıcı.
Çevre, kültür ve tarih erozyonu hiç bir dönemde bu denli yaşanmamıştı.Anlamak ve algılamak vicdanı olan insan için imkansız.
İnanana ve inanmayana saygı mı dediniz? Ay, pardon ne diyorsunuz? Cumartesi annelerinin en yaşlısını kaybettik değil mi? Babalar çocuklarına Silivri'den doğum günü mektupları yazıyor, sergilerle kitaplarla dışardakilere mi ulaşmaya çalışıyorlarmış. Aman canım, nelerle yoruyorsunuz beyninizi.
Açın televizyonu, uyuşun, oturun ve unutun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder