24 Mayıs 2013 Cuma

GÜNDEM NASIL DEĞİŞTİRİLİR ÜZERİNE BİR KAÇ ÖRNEK

Yazacak ne çok konu birikiyor ve hangisiyle başlasam derken günler geçiyor bazı zamanlar. Bugün Reyhanlı'dan vazgeçip alkollü içkilerin satışıyla ilgili düzenlemelerle ilgili ayrıntılarla dolmuşken görsel ve yazılı basın, devlet güzel sanatlara emek veren sanatçıların ellerinde kalan son özgürlük kırıntılarını da yok etti.

Hatay tam yirmi üç yüzyıllık bir kent. Ve 'çan, ezan ve hazzan' seslerinin birlikte duyulduğu, sonsuz uykulara yatılan toprakların iç içe olduğu bir barış kentiyken sınır kapılarının açılmasıyla birden kimlik değiştirdi. Yaşayanlarının uzun süredir anlatmaya çalıştıkları akıl almaz değişiklikler, sürekli çatışmalar sonunda Reyhanlı katliamını getirdi. 

Ve bizler yabancı basından ya da yansıtabilenlerden bir şeyler öğrenmeye çalıştık uzaktan. Uzaklık üzüntüye engel değil. Tam tersine içimiz daha çok yanıyor paylaşamamaktan. Hataylı sevgili öğrencilerim, tanıdıklarım çok sevdikleri kentlerinin bu duruma gelmesinden nasıl etkileniyorlar kim bilir.  

Her zaman olduğu gibi üzüntümüzü önlemek için tam turizm mevsimine girerken alkollü içkilerin tanıtım ve satışıyla ilgili yeni düzenleme gündemin ilk sırasına yerleşti. Farklı yayın organlarından farklı görüşler okumadan hiç bir şey yazmak istemedim. Nedense en sık sözü edilen başta ABD olmak üzere İskandinav ülkelerine dek uzanan bir yelpazedeki uygulamalardı. Ancak nedense hiç kimse bizim bir Akdeniz ülkesi ve yaz turizminin en güzel kıyılarına sahip olduğumuzu pek belirtmiyor. 

Aklıma geçtiğimiz Haziran'da İstanbul'da sohbet ettiğim İranlı meslektaşım geldi. Kızıyla birlikte özgürce gezmekten mutlu olan o bilinçli kadın: ''Sakın turizminizi bitirmeyin, engel olun yaptırımlara. Bizim güzel ülkemize yasaklardan sonra gelen yok.'' diye içtenlikle uyarmış ve yasaklanan her şeyin gizlice sağlandığını da sözlerine eklemişti.

Düzenlenmesi gereken maddeler de olabilir, ancak sahilllerde ve turistik kentlerde bu denli ağır yasaklar neye mal olur zaten çok yakında göreceğiz. bu arada Melih Aşık'ın köşesinden seslenen iki çocuk annesi doktor Aslı Hanım'ın sözleri ne kadar doğru.

Aslı Hanım,çocuklarının 18 yaşından sonraki yaşamlarını kurtardıkları için değerli milletvekillerine teşekkür ediyor...! Ancak okul kantinlerinde satılanbir sürü katkı maddesi içeren ne olduğu belirsiz o renkli ürünlerle çocuklarını sağlıklı olarak nasıl 18 yaşına getireceğini düşünüp o ürünlerin de üzerine 'Sağlığa zararlıdır' etiketinin konmasını çok haklı olarak istiyor.  

Biliyor musunuz, ülkemin ağır gündeminden kaçmak için LMV dostlarıyla, krizdeki komşumuz Yunanistan'a gidip rahatlıyorum. Onlarda da dinsel gelenek ve yaptırımlar var. Ama turizm gelirlerinin ve özel yaşama saygı sınırlarının nasıl korunması gerektiğinde öylesine olgunlaşmışlar ki siz de huzur buluyorsunuz.           

Ve Güzel Sanatlar Müdürlüğü lağv ediliyor yani yok ediliyor bir çok kültür kurumu gibi. Ve böylece devlet senfoni, opera-bale ve tiyatroları da tümüyle başbakanlık tarafından kurulan TÜSAK'a bağlanıyor yeni yasa tasarısına göre.Ne mutlu bize bir de TÜSAK'ımız olacak, ne izleyeceğimize hep o karar verecek...

Aklıma ünivesite yıllarında okuyup incelediğimiz ve unutamadığım Aldous Huxley'in 'Brave New World' ya da Türkçe çevirisiyle 'Cesur Yeni Dünya' isimli romanı geliyor. Romanın isminin Shakespeare'in 'Fırtına' adlı yapıtındaki 5. perde, 1. sahnedeki Miranda'nın konuşmasından alındığını okumuştum Vikipedi'den. Sevgili Can Yücel'in çevirisiyle anımsamanın tam zamanı.

''Bu kadar bunca yakışıklı varıp gelmiş buraya
 Ne güzel şeymiş meğer insanlık
 Böyle dünyalıları olan
 Yaşasın bu yaman bu yeni bu cesur dünya''

Yaşamaya ve yaşatmaya devam ilkelerimizi ne pahasına olursa olsun... 

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder