Gezi Parkı'ndaydım, tam iki haftadır gitmek istediğim, iki haftadır sürekli haberlerini ve görüntülerini izlediğim, anılarla dolu parkta ki artık simgedir bambaşka bir direnişe tüm insanlık için.
Gidin, görün mutlaka eğer bu şehirde nefes alıyorsanız.

İki hafta önce yazarken, aslında bir an önce 'Diren Gezi' dayanışmasına gitmek için can attığımı belirtmiştim. Ama annem 'glokom' (göz tansiyonu) ameliyatına hazırlanıyordu ve onunla gelmek zorundaydık. Dün, o çok önemli bir operasyonu atlattı. Kontrolünde çok olumlu sonuç aldık. Ve iki kardeş hemen parkın yolunu tuttuk.
Her zaman yürüdüğüm Cumhuriyet Bulvarı çok yeni türde seyyar satışlara sahne oluyor artık. Gaz maskeleri, deniz gözlükleri ve baretler. Emek direnişlerinde ne denli amatörmüşüz diye gülümsedim içten içe. Yolda yürüyenlerin pek çoğu market çantaları taşıyordu. Biz de katıldık onlara. Nasıl gönülden bir alışverişti anlatmak zor.
Divan Oteli'nin önü dağıtım merkeziyle, reviriyle direnişin başlangıç noktası. Adım attığınız andan itibaren farklılaşıyor, kendinizi oraya ait hissediyorsunuz. Çünkü ortak dili konuşan bir çok insanla birlikte olduğunuzu, birbirinize farklı bir gülümseyişle baktığınızı görüyorsunuz.
Taksim Projesinin çukurları arasından Gezi'ye giriyor ve rengarenk çadırlar ve her yaştan insanlarla ama en çok gençlerle bir araya geliyorsunuz.
Biz, iki kardeş sağ taraftaki bir grup gence yaklaşıp dağıtım merkezini sorduk öncelikle. O sırada gönüllü veterinerlerin buluşma noktası ve oradaki mama bolluğu çok hoşumuza gitti. Hemen girişin solunda ise 'Gezi Bostanı' oluşturulmuştu. bunları neden öncelikle yazıyorum diye sorarsanız; doğanın tüm canlılarına nasıl değer verildiğini anlatabilmek için dersem yeterli olur mu?
Sürekli bir anons yapılıyordu. 'Acıkanlar için yiyecek servisi vardır',diyerek. Gerçekten de parkta iki saat kadar kaldık ve tüm insanların karınlarını doyurduklarına (hem de nasıl bir bolluk içinde) tanık olduk.
Hani orantısız güce karşı orantısız zeka söylemleri vardı ya gençlerin; asılan pankartlarda sayısız örneklerini gördük. çektiğim fotoğraflarda onları belgelemeye çalıştım.Yakından yüzleri almamaya çalışarak çektim tüm fotoğrafları.Çünkü onlar hep oradaydılar ve belge olmamalıydı yüzleri.
Ve çocuk köşesi. Onların resimleri öylesine etkileyiciydi ki tüm saflıklarıyla parkı koruyan. Büyükler ders almalı diye düşündüm. Ve dün akşam su sıkılan kitaplığın yanında yapılan yenisi. Gönüllüler
kitap bekliyorlar, aklınızda olsun.
Genç sanatçılar her köşedeydiler. Kulağından yaralanmış genç adam nasıl sakindi direniş nöbetini sürdürürken. Kadınlar nasıl güçlüydüler direnişin her noktasında.Fransız gazeteci hanımla da ortak dilde ve fotoğraftaydık bir ara. Cumhuriyet'den Silivri duruşmalarına ulaşmamızı sağlayan arkadaşı da gördüm, Ümit Kocasakal'ı da. Ümit Bey GSÜ'de oda komşumuzdu, ona rast gelip fotoğraf çektirmek de güzel bir anı oldu. ve sonra bir öğrencimle karşılaşıp çadırda kaldığını öğrenip kutlamak da çok iyi oldu.
İki gönüllü çalışmaya da katıldık. Yağmurluk dağıttık direnenlere. Bazıları almak istemedi, gereksinimi olan diğer arkadaşlara verin diyerek. Daha sonra da zincir oluşturup çadırlardakiler yağmurdan etkilenmesinler diye getirilen tahta kalıpları ilettik elden ele. Kısacası giden herkese bir şekilde iş düşüyor.
Taksim Meydanı hüzünlüydü onca gaz bombası ve çekilen acılardan sonra, yanmış arabalar ürkütücüydü, kalan barikatlar üzücüydü, bir kaç köşe belki onaylamadığınız sloganları gösteriyordu ama tüm güzelliklerin ve ortak dil ve onca paylaşımın arasında o kadar azdı ki etkileri.
İyi ki Halk TV var da izleyebildik görüntüleri,Ve sosyal medyanın müthiş örgütleme yetisi,arada bir doğruluğu tartışılır haberlerine karşın bize gerçekleri gösterebildiler.
Ve dün içimizi yakan son acı saldırıdan sonra, kalan tüm güçleriyle direnen gençlerin hepimizden çok daha kararlı olduklarını, insan olmanın erdemini taşıdıklarını, yedikleri onca gaza karşın hala hayata gülümsediklerini ve son yirmi dört saatiniz kaldı tehdidine aldırış etmeden parkı korumaya direndiklerini görmek 31 Mayıs 2013'ün insanlar var oldukça ASLA unutulmayacağını gönlüme yazdı en derinden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder