Bir 19 Ocak daha gecti. Altıncı kez anıldı Hrant Dink. Ne yazık ki bu kez biber gazı da karıştı tören sonuna. Neden etkiledi bizi onun ölümü? Anadolu topragını çok seven bir insanın belleklere kazınan kaldirimdaki görüntüsü mü, yatarkenki yalnızlığı mı?
Bu soruya çok basit bir evet yeter mı? Asıl yanıt bugün eşinin anma törenine katılmadan yine bugün sonsuzluğa uğurlaman gazeteci Mehmet Ali Birand'in cenazesine katılan Rakel Dink'in görüntüsünde gizli. Onlar, acıların olgunlastirdigi insanlardilar, acılastirdigi değil.
İlk bakışta farklı görünen bu insanların özünde insana saygı ve farklılıklara saygı duymak vardı çünkü. Rakel Dink eşinin cenazesinde nasil seslenmiş ve ders vermişti hepimize. Katillerin de tertemiz bebekler olarak doğduklarını ve onları toplumca bizim yetistirip kirlettigimizi anımsatarak.
Ne denli hoşgörüsüz bir toplum olduk, nasil bencillestik son yıllarda. Umarsizliktan doğan umutsuzlugumuza sıkı sıkıya sarılmış nefes alıp duruyoruz yalnızca. Yasamın anlamını sorgulamaktan uzaklaştık, karşımızdakini dinleyip anlatmaktan da...
İste Hrant da Birand da insana yalnızca bakan değil, gören ve deger veren iki gazeteciydiler. Çok farklı noktalardan atilmislardi hayata. Ama ikisi de mesleklerini çok seviyorlar ve önem verip inandıkları her sorunu içtenlikle yansitiyorlardi. Ve bunun icin cezalandırıldılar kendi çevrelerinde bile.
Noam Chomsky de Agos'un penceresindeydi bu yılki anma töreninde. Dunyanın giderek kötüleştiğini haykırdı. Çok doğru bir saptama bu. Artık bireysellik ana akım oldu. Biz ve ötekileri arar olduk, ben ve ötekilerin cogullugunu gördükçe.
Biz insanciklar fikirlerini beğenmediklerimizi tüm acimasizligimizla yargilarken, Demir parmaklıkların ardında adilce yargılanmayı bekleyenler ya da dışarda olup mahkemelere bir sekilde cagrilanlar tüm olgunluklarıyla paylaştılar düşüncelerini gidenlerin ardından.
Gazetecilerden soz ederken aklıma gazetelerin ve filmlerin siyah beyaz olduğu yıllarda insanların daha renkli oldukları geldi nedense. Gunümüzde her şey rengarenk ama insanların beyinleri ya siyah ya beyaz...
Evet, siyah beyazdı, beyaz siyah oldu :-(
YanıtlaSil