Mayıs ne denli dolu bir aydır, ne çok şey anımsatır insana. İçinde 'insan' barındıran 'Nisan' ayından sonra gelmesi ilk özelliğidir. Doğanın güzelliğini,var olmayı,kutlamaları yitip gitmeleri düşündürür bir anda.Kısacası Nisan'da insan varsa Mayıs'da tüm bir yaşam gizlidir.
Ayın ilk günü benim çocukluğumda 'Bahar Bayramı' olarak kutlanırdı.Pek bildirmezlerdi emeğin ve emekçinin bayramı olduğunu o günün. Sonraları anlamaya başladık 1 mayıs'ın anlamını. Ve en genç yaşlarımızda 78 kuşağı olarak en acı 1 Mayıs kutlamasını yaşadık 77'de.
Doğa donanırken erguvanlarla, güllerle, ilkyaz en canlı günlerinin nefesini alırken insanoğlu farklı yönleriyle kutladı Mayıs'ın ilk gününü.
Erguvanlara ve güllere bakarsınız değil mi çevrenizde? Renklerini duyumsarsınız değil mi bahçelerde, yollarda? Ya gelincikler? Onlar da coşarlar Mayıs'ın ilk günlerinde. Hele bir de fotoğraf çekmeyi seviyorsanız unutulmaz anlar yakalarsınız Mayıs ışığında. Üstüne üstlük bir de İzmirliyseniz gün batımının en harikası Kordon'dan, Karşıyaka'dan ya da Konak Pier'den bu ayda yaşanır.
Ya yine en güzel şenliklerden biri olan 'Hıdırellez' kutlamalarına ne demeli? Hızır ve İlyas denen iki kutsal kişi bir araya gelip insanoğlunun dileklerini gerçekleştirmeye uğraşır 5 Mayıs gecesi. En güzel Çingeneler kutlar bu şenliği. Çünkü ruhları müzik ve neşeyle yoğrulmuş başka hiç bir topluluk yoktur şu yeryüzünde. Ve 'Ederlezi' dinlemek, izlemek istersiniz, bir yandan gül dallarına dileklerinizi yazıp bir yandan denizlere iletirken isteklerinizi.
Ne gariptir ki ertesi sabah uyandığınızda yitip gitmiş üç fidanın hala taze acısı dağlar yüreğinizi. Tam kırk yıldır, tam 15 yaşından beri her 6 Mayıs kanar durur belleğinizde. Bir yandan da sağıltmaya çalışırsınız o acıyı. Dersiniz ki ' Onların anısını her gelen yeni kuşak devralıyor, bak seninle birlikte gencecik fidanlar da bilincinde yapılan o dönüşü olmayan haksızlığın.' Can Yücel'in o güzelim şiirini mırıldanrken Rodrigo'nun 'Gitar Konçerto'su' eşlik eder unutulmaz tınısıyla.
Bir de bakarsınız güne dönmüşsünüz, yaşadığınız güne. Ah, işte o zaman daha bir burkulur yüreğiniz. Sanata, aydınlara, farklı düşünenlere yapılan baskıyı en derinden hissedersiniz. Bir yanda çok değerli Genco Erkal'ın ödüllerine sevinirsiniz, öte yanda o beyefendi yüzlü, insan gibi insan Cüneyt Türel'in umut dolu yaşamda kalma uğraşından sonsuz yolculuğuna çıkışına, sessizliğin kucakladığı sevdiğine yanarsınız.
Ve sonra 8 Mayıs akşamı pirıl pırıl bir genç yönetmenin, IKSV Film Festivali'nde bir yıl önce ardarda koltuklarda ' Bizim Büyük Çaresizliğimiz'i' izlediğiniz, coşkusunu paylaştığınız Seyfi Teoman'ın bu dünyadan gider olduk deyişini duyarsınız, çaresiz kalırsınız.
İşte böyle bir aydır Mayıs. içinde tüm bir yaşamı barındır eğer görmek ve duyumsamak isterseniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder