Inci de kapanmis.Cok kisa bir cümle değil mi? Aslında icinde bir tarih saklı. İstanbul'da doğmadım ama katıksiz bir İstanbulseverim ben. Ve o yüzden özellikle son bes yıldır katledilen bu kadim kent icin canım yanıyor. İzmir'den İstanbul'u özlüyorum on gündür. Ulaşamadığım sanat, kültür ve toplumsal etkinlikleri okuyor, izliyorum. Annemin rahatsızlığına üzülüyor onunla ilgileniyor, minik torunumun oyunlarıyla besleniyorum. İnsanoğlu ne denli meşgul olsa da sevdiği ve ilgi duyduklarından vazgeçemez ya kolay kolay. Bu aksam eve döndüğümde bir anda televizyonda İnci pastanesinin o tanıdık ve son zamanlarda yüzleri hep hüzünlü çalışanlarının son profiterolleri servis ederken ve müşterilerinin isyan ederken çekilen görüntüleri geldi ekrana. '' İnci de gitti" dedim farkında olmadan. Sanki son kale de düştü dermiscesine.
Çocukluğumun İstanbul'undan kalan bir mekan, kimliğini koruyan bir mekan daha yok edildi iste.
Son oniki yıldır daha yogun yaşadığım bu kadim kentte özellikle son bes yıldır ne denli korkunç bir kimliksizlestirme kırım girmiscesine...
Önce AKM, Taksim Sahnesi, Marmara Otel'inin pastanesi, Emek Sinemasi, Markiz Pastanesi, Alkazar Sinemasi, Sinepop Sinemasi, Rejans Lokantası, İstiklal Kitapevi, Muammer Karaca tiyatrosu ve şimdi de İnci pastanesi.
İlk anda aklıma gelenler bunlar. Ya TAKSİM Meydanı; o apayrı bir facia. Hele bir de Gezi Parkı yok edilirse...
Öğrencilerime hep yineledigim bir sözüm vardı. "Gidin,gezin ve tarihini koruyan ülkelerde yapıların nasil korunduğunu, sistemlerinin nasil oturmuş olduğunu, insanlar gibi kentlerine de nasil deger verildiğini görün".
Neden sorusunun yanıtı hem çok yalın hem de çok karmaşık; yanıt verene göre demek en dogrusu. Gözümüzün önünde bir kıyım yaşanıyor son yılarda insana, hayvana, ağaca ve mekanlara yönelik. Ve biz insanciklar, uyuşmuş beyinlerimize bakıyor, pek azimiz ekmek kavgasından yorgun o en büyük grubun dısında kalan son yılların otekilestirilmisleri imzadan imzaya, protestodan protestoyakosan bir azınlık duyumsamasinda tüm Türkiye'm nin beton ormanına dönüştürülmesini çaresizlikle görüp tüm ülkenin simgesi ya da kalbi Taksim'e, Beyoğlu'na yapılanlara ARTIK YETER diye yinelemekten yorgunuz.
Ağzımızda kalan son tad İnci de gidince elimizden, yureklerimizdeki anilarla sessiz çığlıklar atıyoruz böyle.
Atlas Sinemasi, Küçük Sahne siz çok yasayın. Beyoglu Sinemasi, Ses Tiyatrosu dayanın biraz daha diyerekten...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder