Bir yirmi dört saat daha geçti ve ruhumu bir dinleti, bir sergi ve bir filmle beslediğim için mutluyum. İyi ki sanat var diye yineliyorum kendi kendime.
Aslında Cumartesi akşamı başladı gönülden duygulanmalar. Nesin Vakfı'nın düzenlediği yemekle Aziz Nesin'in 97. doğum gününü kutladık. Her kesimden dostları, sevenleri ve vakfın yetiştirdikleri buluştu yemekte. Tuncel Kurtiz anılarıyla, Vedat Özdemiroğlu yergileriyle, Grup Gündoğarken müziğiyle sahnedeydi. Vakıf çocukları çizdikleri resimleriyle ve vakfın bahçesinde yetiştirdikleri ürünleriyle konuklara armağan sundular yapılan çekilişte. Gecenin sonunda kesilen pastadan sonra Ali Nesin'in sözleri önemliydi, ''Bizler yaşadıkça Aziz Nesin'in doğum gününü kutlayacağız, ancak gelecek kuşakların da onu anımsaması için farklı düzenlemelere gereksinimimiz var ve bu konuda hepinizin önerilerini bekliyorum''.
Dün akşam yine yeniden Fazıl Say'ı dinledim. Bifo & Fazıl Say Festivali'nin son akşamına gidebildim. Festivalin özelliği yalnızca Say bestelerine yer vermesi ve solist olarak da yer alması. Fazıl Say'ı en son Çağlayandaki adliyedeki duruşmasında desteklemeye gitmiştim. O yüzden müziğiyle buluşmak bu kez çok daha anlamlı geldi.
İlk yarıda ilk yapıtlarından 'İpekyolu' ve 'Anadolu'nun Sessizliği'ni' dinledik. İpekyolu'nu bestelerken Berlin Halkbilim Müzesi'nde beş ay araştırma yapmış İpekyolu'nun geçtiği ülkelerin folklorik müzik öğelerini eserinde daha iyi verebilmek için. Tibet, Hindistan ve Mezopatamya'nın anlatıldığı ilk üç bölümden sonra finalde 'Ankara'nın Taşına Bak' ezgisini duymak 'Toprak Ananın Türküsü' bölümünde daha bir etkiler doğrusu.
'Anadolu'nun Sessizliği' ise Aşık Veysel'i anmaktır bir yönüyle. Arındırır insanı. Son bölüm ise sanatçının insancıl bakışıyla çok etkilendiği 11 Eylül 2001 üzerinedir.
Konserde Fazıl Say'ın 2012 yılı bestesi Senfoni 'Universe'in Türkiye'de ilk kez çalınışına tanık olmak önemliydi bir müziksever olarak. Sanatçımız yapıtını Salzburg Mozart Orkestrası'nın siparişi üzerine bestelemiş. Ve astronomik verileri inceleyerek yola çıkmış. Tam bir ustalık dönemi yapıtı. Tüm salon ayakta alkışladık Dünya sanatçımızı.
Bugün başka bir ezgili yüreğin Ruhi Su'nun, 100 doğum yılı etkinlikleri kapsamında açılan karikatür sergisini gezdim.Tam 82 eser yer alıyor sergide. Her sanatçı kendi Ruhi Su'yunu çizmiş. Bağlaması, notaları ve kuşlar özgür yüreği için en sık seçilen temalar olmuş.
Tophane-i Amire'deki fotoğraf sergisi, Mehtap Meral'in duru sesiyle söylediği Ruhi Su ezgilerinden sonra üçüncü etkinlikti bu sergi 100. yaşını kutlamak için izleyebildiğim, hep böyle anılabilsin dilekleriyle.
Aziz Nesin ve Ruhi Su gibi iki değerli aydını bir çok kez yargıladı, tutsak etti, birini yakmaya çalıştı, diğerinin yurt dışında yapılması gereken tedavisini yasakladı bu ülke. Sıra Fazıl Say'da şimdi onu yargılıyoruz. Yargılıyoruz diyorum. Çünkü bu yapılanlarda hepimizin payı olduğuna inanıyorum, sessizliğimizle ve seyirci kalışımızla....
Yüreklerimizi biraz ışıklandırmak için genç bir sanatçımızın da rol aldığı filme getirmek istiyorum sözcükleri başlıktaki sıralamayla. 'Sen Dünyaya Gelmeden/Twice Born/ Venuto al Mondo' ve Saadet Işıl Aksoy. Yönetmen Sergio Castellito'nun eşi Margaret Mazzantini'nin yazdığı romandan birlikte senaryolaştırdıkları duygu yüklü bir film. Tutkulu bir aşkla başlayıp Bosna katliamının acısını, insanın değişimiyle birlikte yansıtan çok etkileyici bir yapıt izledim. Her savaşın başlangıcında olduğu gibi insanların başlangıçta kendilerini yaklaşan karanlıktan dışlamaları, ancak yüz yüze gelince ve sevdiklerinin en acımasız şekilde katledilmesine tanık olunca nasıl değiştiklerini yönetmen çok açık görüntülemiş. Filmdeki bir tümce çok etkiledi beni.''Önce propaganda oluşur sonra tarih''. Zaten filmde gösterge bilim açısından yararlanacak çok fazla öğe vardı. Örneğin filmin ilk ve son karesi. Fotoğraf olarak da çok etkilendiğim üç renk; bembeyaz köpükleriyle akıp giden mavi, denizin sonsuzluğu teknenin bordrosunun yeşilinden özgürlüğü anımsamak ve ikisini yan yana görmek...
Ve gencecik sanatçımız, Saadet Işıl Aksoy; filmdeki karakteriyle senaryonun can damarlarından biri. Rolünün hakkını büyük bir başarıyla veriyor. Yürekten kutluyor ve ışıl ışıl bakan gözlerinin hiç kararmamasını diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder