23 Mart 2012 Cuma

İÇİMİZDEKİ GEZGİN

 Bahar güneşi içimizi ısıtmaya başladı ya artık gezme zamanı gelmiştir  hepimiz için. Gezme deyince yalnızca uzun ve uzak geziler değil, kapalı mekanlardan çıkmak, yürümek ve güneşi görmek de yetiyor çoğunlukla. Önemli olan sağlıklı olup yaşamı duyumsamak.

İki üç gün önce, bir konser çıkışı eve dönerken bir taksi durdu yanımda. Genç bir çift sırtlarındaki kocaman sırt çantalarını,  rulo halindeki matlarını yüklediler bagaja. Kim bilir nereyeydi yolculukları. Giysileriyle de tam bir gezgin görünümündeydiler. Bir arkadaşları uğurladı onları. İngilizce konuşuyorlardı. O an onların yerinde olmayı istedim, bilmediğim diyarlara upuzun ve beni tam anlamıyla yenileyecek bir yolculuğa çıkmayı.

Günümüzde iletişim olanakları internet sayesinde öylesine değişti ki artık birbirini tanımayan bir çok insan belirli sitelere üye olarak farklı ülkelerde birbirlerinin evinde konaklayabiliyorlar. Örneğin 'coach surfers' bu sitelerin en yaygınlarından biri.

Dört beş yıl önce biz de kızımla Amerika'lı bir çifti ağırlamıştık. İkisi de işlerine bir yıl ara vermişler ve dünyayı dolaşmaya karar vermişlerdi. Kızım ateşlenmişti tam bize gelecekleri gün. O yüzden ders çıkışı Taksim'e gitmiş kararlaştırdığımız yerden alıp eve getirmiştim. Hala facebook arkadaşım onlar. Evlerine,işlerine döneli çok oldu. hatta artık bir bebekleri bile var.

Bu arada Interrail'in de hakkını vermek gerek daha ucuz ve pratik geziler için. Oğlum üniversite ikiden üçe geçtiği yaz ilkokul sıralarından beri çok iyi anlaştığı bir arkadaşıyla tam 11 ülkeyi dolaşmıştı Interrail sayesinde. Unutulmaz anılar ve arkadaşlıklarla dönmüşlerdi bir aylık gezilerinden.

Turlar da gelişti artık Türkiye'de. Aslında benim tur anılarım ki tanınmış onaylanmış firmaları seçmemize karşın, Mısır'da Nil nehrinde gemi bulamayıp, otobüste tüm geceyi otobüste geçirmek, Üsküp'de otel yangını yaşamak ve dumandan zehirlenmek üzereyken kurtulmak gibi bir takım 'unutulmaz' olaylarla doluysa da yine de kısa zamanda çok yer görmek açısından önerilebilir bir yöntem.

Düşününce, göçebe kökenli bir toplum olsak da bunu ruhlarımızın gezginliğinde değil, yap-yık- değiştir- aman sakın koruma diye formüle etmişiz sanki. Halbuki toplumsal belleğimiz, olanı iyi korumakta ve nitelikli olanı seçmede birleşse ne denli değişir kültürümüz ve bakışımız.

İstanbul'da doğmuş büyümüş ancak bu güzel şehri benim kadar tanımamış ya da tanımaya hiç uğraşmamış o kadar çok arkadaşım var ki inanamazsınız. Galatasaray Üniversitesinde çalışırken Festravel  tarafından düzenlenen günlük gezilere katılırdım hafta sonları. Ne çok yer gördüm, ne ilginç bilgiler edindim gerçekten usta rehberleriyle. O nedenle isteyen gider ve görür diyorum her zaman. AVMler günden güne artarken ve hafta sonları çılgın kalabalıklarıyla nefes alınamazken güzelim mekanların tarihlerinin, kültürlerinin içindeki ıssızlığı ürkütüyor beni geleceğe bakış açısından.

Neyse, bu güzel ve güneşli günde ben sabırsızlıkla 31. IKSV Uluslararası Film Festivaliyle çıkacağım dünya film festivallerinden gezimi bekliyorum. Bazı günler üç ayrı ülkeyi birden tanıyorum yönetmeninin gözünden. Her bir filmi okumaya çalışmak tüm karamsar gündemden uzaklaştırıp yeni pencereler açıyor içimde.

Yeter ki görmeyi bilelim ve içimizdeki gezgini hiç yitirmeyelim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder